Hayat bazen bizlere öyle insanlar tanıtır ki, onların en büyük başarısı sadece mesleki alanda değil; çevresine kattığı değer, insanlarla kurduğu sağlam ilişkiler ve bıraktığı güzel izlerle ölçülür. Sebahattin Gökbaş, sadece bir mühendis değil, aynı zamanda çevresine duyduğu derin saygı, içtenliği ve dostane tavırlarıyla herkesin kalbinde yer etmiş nadir insanlardan biriydi.
Saygıyı Kendiyle Özdeşleştirmişti
Sebahattin’in hayatında saygı, bir davranış biçiminden öte bir yaşam felsefesiydi. Arkadaş çevresiyle olan ilişkilerinde asla kırıcı olmayan, fikir ayrılıklarında bile empatiyle yaklaşan bir kişiliğe sahipti. Onunla konuşan herkes, dinlenildiğini hissederdi çünkü Sebahattin gerçekten dinlerdi. Karşısındaki insanı önemser, onun düşüncelerine saygı duyardı.
Herkesin Fikrine Değer Verirdi
Takım çalışması gerektiren projelerde öne çıkan özelliklerinden biri, ekipteki herkesi dinlemesi ve herkesin fikrine değer vermesiydi. Özellikle yazılım projelerinde ekip arkadaşları onun fikir alma şeklinden çok etkilenirlerdi. Sadece kendi bildiğiyle hareket etmez, ortak akla inanırdı. Bu yaklaşımı, hem projelerde başarıyı hem de uzun süreli dostlukları beraberinde getirirdi.
Arkadaşları İçin Güvenin Adıydı
Sebahattin’in arkadaş çevresindeki en baskın yönlerinden biri de güvenilirliğiydi. Sır saklamasını bilir, zor anlarda yanında olur, kimseyi yalnız bırakmazdı. Onunla dost olmak bir ayrıcalıktı çünkü hem kafa dengi hem de kalpten bir insandı. Yanında olmak insana güven verirdi.
“Sebahattin, bir sırrını emanet edeceğin ilk kişiydi. Ne zaman bir şey olsa, ilk aklıma o gelirdi. Sakinliğiyle, anlayışıyla her zaman bir yol bulurdu.İmkansız birşey bile olsa “Hallederiz” demesi azmi umut dolu oluşu beni şaşırtıyordu.”
— Arkadaşı Furkan